Bu konuları dünya çapında tartışmak lazım ve temelde bağımlılık ilişkileriyle tartışmak lazım. Bugün kimden borç alıyorsak onların dediğini yapıyoruz. Çünkü borcu verenler karşılığında bir proje bekliyor ve işi sıkı tutuyor. Bu iş bizim açımızdan Osmanlı'da Düyun-ı Umumiye'nin kurulmasından beri böyle.
Amerika'nın da dünya üzerinde bir ajandası var. Gerekirse darbeler yaptırıyor ve kendi konumunu korumak için doğrudan askeri, ekonomik ve siyasi müdahaleler yapıyor. Ekonomik müdahaleler bunların içinde en temeli ve diğer yönlerle birlikte kültürel etkiler de doğuruyor.
Meseleyi 'Amerika'ya indirgemek doğru olmamakla birlikte en önemli ve merkezi güç Amerika olduğundan pek de yanlış değil. Buna rağmen AB ya da tek başına Almanya da Türkiye'ye borç verse aynı durumlar geçerli olur.
Merkez ülkeler kendi kültürünü, anlayışını yaymak isterler; etki alanlarını genişletmek, etkilerini derinleştirmek isterler.
Bunları göz önüne alınca tarih somut örneklerle ve olgularla doludur. Batılılaşmak dahi oradan gelir. Ondan önce Osmanlı da aynı hakimiyet anlayışıyla hareket etmiştir ve o dönemde de Osmanlı bir merkez ülkedir...
Bunların hiçbiri yanlışlıkla veya kendiliğinden olmaz. Uzun vade planlama ve projeksiyonlarla ortaya konur ve uygulanmaya çalışılır.
Çok yaygın bilinen ve basit bir olgu: Ülkemizin dışa açılması ve fast food kültürünün ülkemize empozesi...
Çok yaygın şekilde bilinen bir olay:
eksisozluk.com